9 Mayıs 2010 Pazar

Serap ile Umut



Sınıfın çalışkan kızı Serap, haylaz oğlanı Umut'a gelir ve ona, ondan hoşlandığını söyler. Haylaz Umut “haylazlıklarıma böyle bir yaramazlık eklesem fena olmaz.” “Peki” der, Umut. “Bende senden hoşlanıyorum.” 

Okuldan ayrıldıktan sonra saatlerce yaramazlık yaparlar. Sonra evlerine giderler. Her gün böyle geçerken Serap Umut'a yaramazlıklar sırasında, ona ne kadar da aşık olduğunu söyler. Onsuz yapamamaktadır. Hep onu düşünmektedir. Aklı fikri Umut'tadır. Umut'un gururu okşanır bolca. 


Evine gittiğinde “ah!” der “sevgilim şimdi yine beni düşünüyordur. Kimbilir şimdi ne yaparken beni düşünüyordur ve kimbilir şimdi ne yapıyorken yine beni düşünüyordur?” 

Derken sınav zamanı yaklaşır. Ancak bunlar hala okuldan çıkınca saatlerce yaramazlık yapmaya devam ederler. Sınav gününde ise her ikisi de hiç çalışmamışlardır. Aşk olduktan sonra sınav nedir ki! 

Sınavdan çıktıklarında sınav hakkında konuşurlar. İkisi de hiç bir şey yapamamıştır. Hele Serap belki de bütün soruları yanlış yanıtlamıştır. Umut'un durum ise o kadar da kötü sayılmaz. Bir sorudan 15, birinden 10 puan alsa, bir tanesini ise tam yapmıştır ve o da 20 puan etse, eh iki sorudan da 5 'er puan alsa 55, en kötü 50 alacaktır. 

“Ah akılsız sevgilim.” der. "Keşke biraz çalışsaydın."

Sınav sonucu açıklandığında Serap 95 almıştır. Umut ise 20. 

Serap öğretmenine “5 puanı nereden kırdınız!!” diye çıkışır. Öğretmen ise Umut'un kızgınlığını yatıştırmaya çalışmaktadır. “Belli ki Umut hiç çalışmamışsın.” der. 

Umut, ama olur, kalır.

“Serap görüyorsun.” der, öğretmen. 

Umut, 'Serap'a döner , "'Umut'suzsun” der. 




Bu meselden çıkan sonuç; 'Serap' işe yaramaz, aşk ise 'Umut'tadır.




eee bu mesel bu bloga hiç uymadı dersek; vardır, vardır... "arif olan anlar" diyelim, bi derinlik gelsin... :P