12 Aralık 2009 Cumartesi

Çöldeki Peri



Gönlümün en sarhoş anında 

farkettim 

çölü...







Ezelden Ebede uzanan sarı,dalgalı, yumuşak, hassas...



Ben ne anlardım çölden,

Neydi uçsuzluğuna uzun uzun bakıp aradığım?

Bir serinlikti derdime derman, her neresinde ise.



İşte o an düşledim, başı sonu kaygısından bihaber,,,


İşte orada duruyordu, 

                                               karşımda, 

                  hemen ileride, 

çölün bir diğer ortasında.


Tek yapmam gereken ona doğru gitmek!



Ufak kıpırtılar gördüm çölün ortasında, 

nasıl? ve niçin? orada bulunduğu mistik ağacın altında.

Şen gülüşleri kulağıma yankılanıyordu; o sonsuzlukta.

Tek yapmam gereken yanına yaklaşmak fakat;

niçin hala duruyorum?



Bilir misiniz, hiç böyle bir karabasan?

Elemden kurtulamamanın değil, 

Hazza ulaşamamanın karabasanı.


Peki niçin duruyorum hala burada?




Ahahaha, 

el sallıyor bana o da beni görüyor anlaşılan.

Heyhat!

Niçin gidemiyorum bu çöl ortasındaki perinin yanına,


bilirim oysa o gelemez. 

Periler çünkü rahat düşkünüdür. 

orası gölge ve serin.

Gelemez, bi kere zaten gelmez. 

Anlarım.



Ama hiç mi sıcak aramaz?!

Ben de oturdum ama işte buraya.

Bir kaya gibi sağlam, 

bir kaplumbağa kadar sabırlı 

ve bir kelebek gibi şımarık.


Karabasanım hazzım oldu. 

Heyecanım oldu.



Sıcak ararsan gel ey peri!

gelirsen anlatırım neden benim gelmediğimi.



Bu sözlerimi de duydun duydun;

Duymadın duymadın.. 

ahahaha






2005 kış